Her geçen gün iş-ürün tasarımının ve iş güvenliği ve sağlığının önem kazandığı günümüzde Ergonomi’nin (İş Bilimi) yeniden önemsenmesi gerektiğini söylemek mümkündür. Ergonomi’nin genel tarifinin yapıldığı ve Ergonomi’nin ilgi alanları olan insan – makine sistemleri ve çevre koşullarının değerlendirildiği ve en önemlisi Ergonomi’nin Endüstri Mühendisliği ile olan ilişkisinin anlatıldığı bir yazı. Keyifle okumanız dileğimle… [i.a.]

Günümüz dünyasında insan için var olabilmek, üretime herhangi bir biçimde katkıda bulunmakla mümkündür. Bir toplum için ise varolma; gelişme, ekonomik kalkınma ve her alanda üretimin arttırılmasıyla gerçekleşir. Günden güne hızla gelişen teknoloji, üretimin artmasına çok büyük ölçüde katkıda bulunmuştur; ancak unutmamak gerekir ki geliştirilen her yeni aygıt , üretimde kullanılması aşamasında insana muhtaçtır. 

Verimliliğin , dolayısıyla üretimin artması, insan ile makine arasında güçlü bir uyum sağlanmasına bağlıdır.

İşte bu aşamada devreye ergonomi (işbilim) girer.

Ergonomi nedir sorusunun yanıtı sözcüğün anlamında gizlidir. Ergonomi aslında eski bir Yunanca terimdir ve işbilimi anlamına gelir. İşbilimi , insan ve insanın işini yürüttüğü çevre arasındaki uyumu arttırmak için çalışır; bu sayede insanın fizyolojik ve psikolojik olarak yorulmasını, isteksizleşmesini, tembelleşmesini ve verimsizleşmesini engellemek için uğraşır. Söz gelimi büroda çalışan bir insan için sandalye, masa, bilgisayar, yazıcı, telefon, bilgisayar, kalemlik, faks cihazı gibi nesneler; kapı , merdiven , koridor, asansör, tuvalet, çalışma odası, toplantı odası, havalandırma sistemleri, pencere gibi yapı elemanları; ışıklandırma, gürültü, manzara, sıcaklık, nemlilik gibi etkenler verimliliği etkiler. İşbilimi insanın çevresinde yer alan bu değişkenleri insan için optimum düzeyde tutmayı amaçlar.

Daha ayrıntılı bir biçimde ele alacak olursak, ergonomi, insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisi ile oluşabilecek, organik ve psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insan-makina-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanıdır. ( Erkan, 1997)

Böyle bir tanım, iş ortamı ile insanın özelliklerinin uyumlu hale getirilmesi ve bu çevrede ortaya çıkabilecek muhtemel problemlerin başlangıçta belirlenmesini ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına imkan verir. Burada önemli olan, verimlilik ve rasyonellik hedefleri ile iş görenlerin moral ve tatminin bağdaştırabilmektedir. Bunun bir diğer anlamı iş gören-iş uyumunun sağlanmasıdır. Bir insanın kullandığı makina ne kadar gelişmiş olursa olsun, eğer insan-makina uyumu sağlanamamışsa bu iki elemanın oluşturduğu sistemden beklenen performansın elde edilmesi mümkün değildir.

Ergonomi konusu gereği, insanın işinde daha verimli olabilmesi için;

  • İşinde sağlık ve güvenlik içinde çalışması,
  • İşin, insanın antropometrik ölçülerine, beden gücüne ve kişisel özelliklerine uygun olarak
    tasarlanması,
  • Her türlü alet, makine ve donanımın insan yetenekleriyle uyumlu bir şekilde tasarlanması,
  • Psiko-sosyal açıdan olumlu bir iş ortamın yaratılması ve çalışma hayatının insana önem vermesi gibi işlevleri yerine getirir.

Sözü edilen bu işlevlerin yerine getirilebilmesi için ergonomi; insanın fizyolojik ve biyolojik özelliklerini enerji gereksinimini, insan-makina sistemlerini, enerjinin çalışma ile ilişkisini, beslenme ve bunun çalışma ile ilişkisini, yorulmayı ve diğer çalışma koşullarını inceler. Ergonomi, gürültü, renk ve ışık etüdü yapar, çalışma ve dinlenme sürelerinin belirlenmesinde katkıda bulunur. Bu işlevler dikkate alındığında, ergonominin amaçlarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün olmaktadır.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması
  • İşgücü kayıplarının önlenmesi
  • Yorulmanın ve iş stresinin azaltılması
  • İş kazaları ve mesleki risklerin minimizasyonu
  • Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi

Ergonomide temel yaklaşım, anatomik, fizyolojik ve psikolojik özelliklerine ilişkin veri ve bilgilerin, çeşitli araç-gereç ve fiziki çevre tasarımında, kişilerin konforunu, sağlığını ve üretkenliğini arttıracak şekilde kullanılmasıdır. Bu durumda ergonominin ilgi alanları iki grup altında toplanabilir.

  1. İnsan-makina sistemleri
  2. Çevre koşulları

İnsan ve Makine Sistemleri

En basit şekli ile bir sistem, insan ve onun kullandığı araç ya da gereç olarak düşünülebilir. Basitten karmaşık sistemlere giderken, daktilo makinesi, hesap makinesi, motorlu araçlar, elektronik cihazlar ve bilgisayarlar gibi giderek daha karmaşık özellikler gösteren insan makine sistemlerini düşünebiliriz. Bu arada, otomatik sistemler, telekomünikasyon sistemleri ve robotların da görev aldığı imalat sistemleri gibi ileri teknoloji de düşünülebilir.

Bir sistem, kendi başına bir bütün, ayrı ayrı alt sistemlerden oluşmuş bir kompleks ya da farklı yerlerde kurulmuş alt sistemleri birlikte içeren endüstriyel düzen olabilir.

Bir makine ünitesinin fonksiyonu, kullanılmasındaki kolaylık, verimliliği, yapısı ve işlevlerinin insan faktörü ile işbirliğine yatkın olması, ekonomikliği ya da teknolojik düzeyi, sistem tasarımının vazgeçilmez öğeleridir.

Sistem tasarımı insan faktörüne sistemin entegre bir parçası olarak yaklaşmalıdır. Sistemin kuruluşundaki temel amacın gerçekleştirilmesi için fonksiyonların yeterli olması ve çeşitli fonksiyonların insan ve makine arasında akılcı bir şekilde dağıtılması gerekir.

Sistem tasarımını daha detaylı bir şekilde ele aldığımızda, çeşitli değişkenler ve alt ünitelerin birbirlerini etkileyen girişimi de açıkça görülecektir. Fonksiyonların dağılımı, ara kesit tasarımı (insan – makine) ve operatörlere ait sorunlar gibi tasarım temellerinin her türlü alternatifini dikkate alarak tasarım yapmak başarılı bir sistem kurmak için zorunludur.

Sistem Tasarımının Temelleri

a. Amacın Belirlenmesi

Bir sistemin amacı genellikle belirli girdilerden yararlanarak sistemden beklenen ürünleri elde etmektir. Bu nedenle sistemin gerektirdiği girdilere göre, üretim beklentisi ve zamanlama ilişkileri gözetilerek, yeterli ölçülerde bir insan makine sistemi ya da sistemleri kurulacaktır. Böyle bir yaklaşımda bazen mühendislik tekniklerinden belli ölçülerde ödün verilerek maliyet ve kullanıcı spesifikasyonları gibi önceliklere yer verilebilir. Bu nedenle sistemin amacı iyi belirlenmeli, sistemde öngörülen yapısal ve fonksiyonel temeller açıkça ortaya konmalıdır. Sistem kurulduğunda da bu sistemdeki insan ve makine faktörleri, temel amaca dönük, verimli ekonomik ve aksaksız bir şekilde devreye girebilmelidir.

Bir tasarımcı sistemi düşünürken; hammaddeler, güç kaynakları, kalite standartları, kalıntı ve atıklar sorunu, teknik ve teknolojik bilgi kaynakları, piyasa hareketleri, ödeme dengeleri, kapital ve firma ekonomisi, estetik görüşler gibi pek çok öncelikleri dikkate almak zorundadır.

b. Fonksiyonların Ayrımı

Sistem tasarımcısı daima fonksiyonlar açısından düşünmek durumundadır. Bu tür bir yaklaşım çok iyi bilinen sistemlerde olduğu kadar karmaşık ve yepyeni sistemlerde de önemlidir. Fonksiyonların önceden saptanması ve incelikli analizlerin yapılması daha sonra verilecek tasarım kararlarını basitleştirmektedir. Bundan sonra yapılacak işlem, söz konusu fonksiyonları gerçekleştirecek hangi insan ve makine yeteneklerinin bir araya getirileceği sorununa çözüm aramaktır.

c. Fonksiyonların Dağıtımı

Modern endüstrilerde, fonksiyonların dağılımı yaklaşımında büyük ağırlık insan faktörüne, daha doğrusu sistem operatörlerine kaymaktadır.

Bir sistem ne ölçüde büyük olursa olsun hedef o sistemin en az sayıda insan tarafından işletilmesidir.

Aslında sistemde kullanılan her türlü araç ve gereç operatörün yeteneklerine üç temel açıdan katkıda bulunurlar.

Girdiler: İnsan duyu organlarını takviye eden cihazlar

Karar verme: Diğer kişiler, enformasyon sistemleri ve bilgisayar yardımlı karar mekanizmaları gibi.

Fonksiyon geliştirme: İnsanın fonksiyonel yeteneklerini destekleyen tüm faktörler.

d. İşlemlerin Tanımı

Sistemlere insan faktörünün entegrasyonu için yapılacak ilk iş sistemin işlemlerini tanımlamaktır. Bu tanımlamadan amaç insan faktörüne (operatör) verilecek fonksiyonların da açıklıkla belirlenmesidir.

e. İş Tarifleri

İşlemler tanımlandıktan sonra makine ve operatöre düşen fonksiyonlar ayrılarak iş tarifleri hazırlanabilir. İş tarifleri hem makinelere ait işletme ve bakım konusundaki direktiflerin hazırlanmasına yardımcı olur, hem de operatörlerin niteliklerinin belirlenmesi sonucu eğitim gereksinimlerine ışık tutar. İş tarifleri ayrıca insan – makine arakesitinin temellerini verecek bilgileri de içerir.

f. Ara Kesit Tasarımı

İnsan ve makine faktörlerinden birinin teknik olanakları ile diğerinin becerilerini kaynaştırarak optimal verim sağlayan bir sistem kurabilmek için makinelerin vereceği bilgiler ve işaretler, operatörün algılama yeteneklerine göre sinyalleştirilmeli ve kontrol sistemleri de insan faktörünün fiziksel beceri ve yetenekleri ile bağdaştırılmalıdır.

Başarılı bir tasarım için, insan – makine ara kesitindeki işlemlerin gerektireceği ehliyet ve meslek bilgilerinin de iyi saptanmış olması gerekir.

Modern sistemlerde genellikle kontrol işleri giderek basitleştirilmekte, sistemlerin kuruluş, bakım ve onarım hizmetleri teknik bilgileri yeterli personele bırakılmaktadır.

Bütün bu yaklaşımlarda insan faktörünün dikkate alınmasının önemli gerekçeleri vardır. Örneğin insanların genellikle tek kanallı bir algı ve işlem sistemi gibi çalıştığı gerçeği ara kesit tasarımlarında dikkat edilmesi gereken bir etkendir.

Çevre Koşulları

a. Aydınlatma

İşgörenlerin kendilerini rahat ve ışıklı bir ortamda bulmaları ve daha istekli bir şekilde çalışabilmeleri için yeterli ve tatmin edici bir aydınlatma düzeyi tercih edilmelidir. İyi bir aydınlatmanın en önemli koşulu aydınlatmanın yeterli olmasıdır. Yeterli aydınlatma verimliliği doğrudan ve net olarak arttırır. 

b. İklim Etkileri

İklim koşullarının insana etkisini saptayabilmek için insan metabolizmasının özelliklerinin bilinmesi gerekir. İnsan bedeni metabolik olarak belirli bir iç ısıya ayarlanmıştır. Ortamın ısısının metabolik ihtiyaçlara uygun olmaması halinde bedenin kendine özgü korunma dinamiği vardır. Örneğin, ortam ısısının yükselmesi halinde, merkezi sinir sistemi derideki kan dolaşımını hızlandırır ve ter bezlerini uyararak terlemeyi başlatır.

Endüstride çalışan insanların ortamdaki ısı stresinden korunmaları için koruyucu giyim kullanmak ya da ortam stresini zararsız düzeyde tutacak ısıtma veya havalandırma önlemleri almak gereklidir. İnsan bedeninin iç ısısını etkileyen faktörler; iş yerindeki hava hareketleri, ortam ısısı, yayılan ısı ve bunun kaynakları, ortam nemlilik derecesi, yapılan işlerin fiziksel düzeyi, insan bedeninin metabolik gereksinimleri ve uyum yetenekleri olarak özetlenebilir.

İklimin işçilerin verimliliği üstünde oldukça önemli bir etkisi vardır. Örneğin iş ortamında aşırı ısının genel organik direnci azalttığı, iş verimini düşürdüğü, kramplar ve ısı çarpması gibi etkileri olduğu bilinmektedir. Veya Uzun süre soğuk bir iş yerinde çalışan insanların aşırı gıda aldıkları, vücutlarının yağlanarak kilo aldıkları böylece iş verimlerinin düştüğü görülmüştür.

c. Gürültü

Endüstride gürültü üç temel nedenle önemlidir: Çalışanlar gürültüden rahatsız olurlar ve hoşlanmazlar, gürültü işitme kayıplarına neden olur ve iş verimliliği üzerinde olumsuz etkiler yapar.

Aslında işçilerin rahatsız oldukları bir gürültü düzeyi onların işitme organlarını zedeleyecek kadar tehlikeli olmayabilir. Belli bir düzeydeki gürültü, işçilerin veriminde de önemli aksama yaratmayabilir. Hatta, bazı gürültülü iş yerlerinde çalışanların bundan şikayetçi olmadıkları da görülebilir.

Gürültünün zararlı etkisi kulak zarında bir zedelenme şeklinde olmaz. Devamlı gürültülü bir ortamda zedelenen kısımlar, iç kulaktaki, ses dalgalarını sinirsel uyarılara çeviren çok hassas yapılı organlarıdır. Böyle bir işitme kaybı, genellikle gürültüye maruz kalan şahıs tarafından kolay fark edilmez. Bunun temel nedeni, işitme kayıplarının çok uzun sürelerde oluşmasıdır. İnsanların işitme kayıplarını kolay fark edememesinin bir diğer nedeni de, bu kayıpların her frekans düzeyinde aynı olmamasıdır.

İşyerinin devamlı ve yüksek düzeyde gürültülü olmasının, iş verimi üzerinde olumsuz etkileri olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, monoton ve çok sessiz bir iş ortamının uyuşukluk ve uyku hali yarattığı dikkate alınırsa, sağlık açısından bir sakıncası olmayacak düzeyde bir gürültünün bir tür uyanıklık etkeni olduğu da düşünülebilir. nitekim böyle bir gürültülü ortamda çalışan işgörenlerin, reaksiyon zamanlarının daha kısa olduğu saptanmıştır. Araştırmacılara göre, gürültülü ortamda çalışma, insanların titizliğini ve incelikli iş görme alışkanlıklarını olumsuz bir şekilde etkilemekte ve iş kazaları olasılığını da arttırmaktadır.

d. Titreşim ve Etkileri

İnsanoğlunun oturduğu yerler, temas ettikleri ya da ellerinde tuttukları titreyen araç ve gereç, her türlü makine ve araçların neden olduğu sarsıntılar, uzun dönemde zararlı etkiler yaratabilmektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar; kinestetik duyu organlarında, kas, bağ ve eklem algılama sistemlerinde, iç kulak denge organında, derinin duyarlı kıl dibi ve deri altı organlarında, alt ve üst etraf kılcal damar ağında zararlı ve kalıcı etkiler göstermiştir. Titreşimin en tipik örneği, soğuk iklim koşullarında motorlu testereler ile odun kesen işçilerde görülmüştür. «Beyaz veya Soğuk parmak» olarak bilinen bu durum el parmaklarına gelen kılcal damarların daralmasıdır. Titreşimin ayrıca, devamlı baş ağrıları, göz yuvarlağında devamlı titreşimler, uzak görme netliği kayıpları, genel denge bozuklukları, sırt ve boyun kaslarında sertlik, sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi sorunlar yaratabildiği haller de vardır. Titreşim etkilerinden korunabilmek için, titreşimi kaynaktan kesmek, taşıtlarda oturma yerinde süspansiyon düzeninin, titreşim yapan el cihazlarının ve motorlu aletleri kullananların sık sık değiştirilerek çalıştırılması gibi önlemler alınabilir.

e. Zararlı Maddeler

Endüstride ve çeşitli iş yerlerinde, işçi sağlığı açısından önemli sakıncaları bulunan; tozlar, mikroplar, zehirli maddeler ve radyasyon gibi faktörler, ergonomik açıdan büyük önem taşırlar. Çeşitli iş yerlerinde hijyenik kurallara uyulmadığı için bulunabilen ve çok çeşitli hastalıklara neden olabilen ortam zararlılarının tümünü incelememize gerek olmasa da çoğu, ölümcül hastalıklara neden olabilen bu etkenleri kısaca belirtmekte yarar vardır.

Zararlı maddelerin ilk etkisi, fizyolojik güç ve kapasite kayıpları olduğu için, işgörenlerin verimliliği üzerinde olumsuz değişimlerdir. Tozlara bağlı akciğer hastalıkları buna örnek olarak gösterilebilir. Silisyum, asbest, berilyum, kömür tozu gibi zararlı etkileri iyi bilinen tozların, iş ortamında belli düzeylerin üzerinde bulunması çeşitli toz hastalıklarına neden olmaktadır. Uzun dönemde ölümcül olan bu toz hastalıkları, giderek etkisini arttırır ve iş gören, tozlu ortamdan uzaklaştırılsa bile kalıcı zararları vardır.

İşyeri hijyeni ve işçi sağlığı açısından çok önemli olan bu tür ortam zararlılarının, çalışanlara zarar verecek düzeyde olmaları insan faktörü ve topyekün insanca iş düzeni açısından önemlidir.

Ergonomi ve Antropometrik Tasarım

Üretimin başlıca üç öğesi olan İnsan, Makine ve Malzemenin birbiri ile optimum etkileşiminin sağlanması ise çağdaş bilim düzeyinin ışığında ancak İşbilim sayesinde mümkündür. İnsanın yeniden tasarlanması mümkün olmadığından, ölçülerinin dağılımının bilinmesi ve İnsan-Makina sistemlerinin tasarımının bu ölçülere göre yapılması gereklidir. Bu ölçüler bilinmeden optimum etkileşimin sağlanması ve rasyonel, yorucu olmayan, güvenliği sağlanmış bir iş ortamının elde edilmesi mümkün olmaz.

Bir makine teknik özellikler bakımından ne kadar mükemmel olursa olsun, onu kullanan insanın ölçülerine ve biyomekanik özelliklerine uygun değilse verimli bir çalışma yapılamaz.

Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalıdır. Bu boyutlar; uzunluk, genişlik, yükseklik, ağırlık ve çevre boyutları gibi farklı teknikleri içerir. Antropometrinin biyomekanik yaklaşımı ise genelde, hareket hudutları, kuvvet gereksinimi, davranış hızı gibi yaklaşımlarda insan vücudu boyutlarının etkisini inceler. Antropometrik çalışma yapılırken ölçülerin çalışanların büyük bir kısmına uygun olması gerekir. İşbilime ait kaynaklarda genellikle çalışanların % 90 oranındaki bir bölümüne uygun ölçülendirme esas alınmaktadır. Bu oran normal dağılım eğrisi üzerindeki % 5 ve % 95 ‘lik oranlar arasına karşılık gelmektedir.

Ergonominin diğer Endüstri Mühendisliği konularına katkısı

Endüstri mühendisliğinin en önemli uğraşı alanlarından birisinin insan–makine sistemleri olduğunu göz önünde bulundurursak, ergonominin endüstri mühendisliği açısından önemini de kavramış oluruz. Sonuçta üretim sistemlerinin en önemli birimi insandır ve insanın çalışma ortamı ile uyum içerisinde olması verimliliği arttırır, bu da bir endüstri mühendisinin istediği şeydir zaten.

Ergonominin özellikle İş Etüdü” konusunda büyük bir önemi vardır.

İş etüdü, gelişme olanağı yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen tüm kaynakları ve etmenleri dizgesel olarak araştırmaya yönelik ve insan çalışmasını geniş kapsamda inceleyen bir teknik olup özellikle metot (yöntem) etüdü ve zaman etüdü teknikleri için kullanılan genel bir terimdir.

İş etüdü verimlilikle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle mevcut kaynaklardan sağlanacak üretimi, çok az ya da hiç yatırım gerektirmeksizin, arttırmak amacıyla çok yaygın olarak kullanılmaktadır.

Uzun dönemde verimliliği arttırmanın en iyi yollarından biri yeni süreçler geliştirmek ve daha modern fabrika ve donatım kurmaktır. Oysa bu tür bir yaklaşım büyük sermaye gerektirir ve eğer sermaye araçları yerli olarak yapılamıyorsa dış kaynaklara ihtiyaç duyulur. Ayrıca verimlilik arttırma sorununa sürekli ileri teknoloji alımı ile yaklaşılmak istenmesi de iş
olanaklarını çoğaltmayı engelleyici bir ortam oluşturabilir.

İş etüdü, verimliliği arttırma sorununa, dizgesel bir çözümleme yöntemiyle, mevcut işlemlerin, süreçlerin ve iş yöntemlerinin etkenliğini arttırarak çözümleme yönünden yaklaşır. Böylece verimlilik artışına  çok az ya da hiç sermaye yatırımı gerektirmeksizin katkıda bulunur.

İş etüdü metot etüdü ve zaman etüdü tekniklerini kapsamaktadır. İş etüdü çalışması sırasında metot etüdüne başlamadan önce ergonomik tasarım çalışmasının yapılmış olması gerekir. İş etüdünün aşamaları; ergonomik tasarım, metot etüdü ve zaman etüdü olarak ifade edilebilir.

  • Yılmaz, M., ergonomi ve iş etüdü, http://www.membersnbci.com/mylmz1 (2001)
  • Dr. Bize, R. & Milhaud, J., Çevirenler: Toprak,M. &Yazgan, M. sanayi psikolojisi, KardeşMatbaası, 1964, Ankara

Leave A Comment

Last Updated: Kasım 13th, 2022 / Categories: Ergonomi / Tags: , , , , , / Views: 10820 / 17,2 min read / 3432 words / 0 Comments on Ergonomi (İş Bilimi) Nedir? /

En Son Yazılarımız İçin Abone Olun

En son yazılarımızı sizinle paylaşmaktan mutluluk duyacağız.

KVKK Politikamıza ulaşmak için lütfen tıklayınız.