Sohbet nasıl edilir? Sohbet ederken neler önemlidir? Dinlemenin faydaları nelerdir? Sohbette iletişime engel olan ön yargılarımız…Kısaca gönülden ve samimi yapılabilecek bir sohbet kültürünün inceliklerini bulacağınız bir paylaşım. (bem)
Dostluğun vazgeçilmez unsuru olan sohbet, sevgi ve erdem merkezli bir iletişim biçimidir. Dost bir yürekten çıkan sözler karşı yürekte güzel yankılar uyandırır. En güzel anlarımız dost meclislerinde sohbetle demlenir.
Sohbet edebilmenin üç ana unsuru var. Sohbet mekânı, sohbet erbabı, sevgi… Mekân, sohbet etmenin fiziksel şartlarına uygun sessiz, rahat oturulabilen, gözü rahatsız etmeyen bir sadelik ve güzellikte olmalıdır. Sohbet edenlerin, hoşgörülü, sevgi dolu, duygudaşlık kurabilen, yeni fikirlere açık ve kendini sürekli yenileyen, erdemli kişilerden olması sohbetin derinliğini sağlar.
Sohbette dostların konuşması kadar dinlemesi de önemlidir. Esasında konuşma ve dinleme yapışık kardeşler gibidir. Birbirinden ayrılmaz. İyi bir konuşmacı aynı zamanda iyi bir dinleyicidir. Sadece konuşan ve ama dinlemeyen kişinin konuşması da dinlenmez.
Dinleme konuşma biçimine göre değişiklik arz eder. Konferans dinleme, ders dinleme, nutuk dinleme, sohbette dinleme gibi. Bizim yazı konumuz sadece sohbetlerde dinlemeye ilişkindir.
Dinleme, sadece işitme değildir. Dinleme, kulaklara aklın ve gönlün iştirak etmesidir. Dinlemek, iletilerin alınmasında etkin bir süreçtir. Dinlemek; algılamak, duyumsamak, özümlemek süreçlerini de içerir.
Dinlemek, sevginin artmasında, dostluğun geliştirilmesinde, yeni fikir üretilmesinde önemli rol oynar.
Dinlemek, hem bilgili olmayı hem de gayret ve güç sarf etmeyi gerektirir. Dinlemek bu bakımdan zordur, yorucudur. Dinlemek büyük insanların özelliklerindendir. Bundan olsa gerek;
Goethe “Konuşmak bir gereksinim, dinlemek ise bir sanattır.” demiş.
Sokrat’tan ders almak isteyen bir öğrenciden, ders ücreti olarak hatırı sayılır bir meblağ talep etmiş. Öğrenci “Ben bu kadar paraya 2-3 tane hoca tutabilirim.” deyince, Sokrat bu kez “İyi ama evladım ben bu paraya bir konuşmasını bir de dinlemesini öğreteceğim.” demiş.
Gönül sohbetleri kitaplarının yazarı Sabri Tandoğan bir röportajında dinlemeye ilişkin şunları anlatır: “Yıllar evvelce idi, bir matematik profesörü arkadaşım Japonya’ya gidecek. Gitmeden evvel bana Japonya’dan bir arzun var mı dedi. Ondan şunu istedim. Tokyo’ da ana caddede en büyük kitapçıya gir ve sor: Siz de “Güzel Konuşma Sanatı” üzerine kaç kitap var? Dinleme sanatı üzerine kaç kitap var? tek istediğim rakamlar ve oran! Arkadaşım gidip sorar ve öğrenir. Konuşma sanatı üzerine 3 kitap, Dinleme sanatı üzerine 21 adet kitap var! Henüz ben Türkiye’de Dinleme sanatı üzerine bir kitap görmedim efendim. Konuş diye başlayan bir kutsal kitap yok. Kuran’ımız Oku diye başlar. Mesnevi “Bişnev” (Dinle) diye başlar. İki kulağımız bir ağzımız var. Bir söyle iki dinle. Dinlemek çok ince bir mekanizmadır.”
Dinlemenin olmadığı yerde anlaşma olmaz. Dinlemenin olmadığı yerde konuşmanın anlamı kalmaz. Dinlemek; gelişmenin, medeni olmanın, saygının, nezaketin temel taşıdır.
Dinlemenin olmadığı yerde konuşmalar bir kör dövüşüne döner. Kişileri dinlemedikçe anlayamayız, anlamadıkça sevemeyiz. Dinlemeksizin konuşma anlaşmanın değil kavganın malzemesi haline gelir. Düşünürler dinlemenin önemine dikkat çekmişlerdir.
Epiktetos “Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.” Oliver Wendell Holmes “Bilginin doğal sonucu konuşmak, bilgeliğin ayrıcalığı ise dinlemektir.” David J.Schwartz “Konuşmakla hiçbir şeyi öğrenemeyiz, ama sorup dinlemekle öğrenmenin sınırı yoktur” demiş.
Dinlemek sohbetin temel unsurudur. Dinleme yoksa sohbet de yoktur. Fiziki beraberlik ve karşılıklı konuşma ve işitme vardır. Bu kadar önemli olan dinlemenin önünde hem fiziki hem de şahsi engeller bulunabilir. Dinlemeyi zorlaştıran ya da engelleyen fiziki unsurların başında gürültü gelir. Dinlemenin ön şartı sessizliktir. Dinlemek öncelikle işitmekle mümkündür. İşitmeyi ortadan kaldıran ya da zorlaştıran gürültü, algılamayı ve kavramayı da ortadan kaldırır. Gürültü sohbet dışı bir kaynaktan gelebileceği gibi sohbet elemanlarından da kaynaklanabilir. Sohbetlerde hep bir ağızdan konuşma, ya da eş zamanlı karşılıklı konuşma gürültünün artmasına yol açar. Gürültü iletişimi keser.
Sohbet mekânının rahat oturuma elverişli olmaması, eşyaların konumu, ışığın durumu, havalandırma gibi unsurlar sohbette yoğunlaşma konusunda önemli etkenlerdir. Dinlemek kavramaya yönelik odaklanmak olduğu için her hangi bir koku, sıcaklık, soğukluk, havasızlık, ışığın şiddeti ya da yetersizliği, eşyaların rengi ve yerleşimi sohbeti doğrudan etkiler. Örneğin bir dost meclisince sohbet ederken birilerinin sürekli sigara içmesi göz yanmalarına ve kirli hava solumasına yol açtığı için fizyolojik rahatsızlığın getirdiği dikkat dağınıklığı sohbetten beklenen verimi engelleyecektir.
Dinlemede konuşmacının hızlı ya da yavaş konuşması, sesinin şiddeti, sesinin niteliği önem taşır. Çok ağır ya da kelimeleri yutarak konuşanı, noktasız, virgülsüz, paragrafsız konuşanı dikkatle dinlemek zordur. Tiz ya da bas bir sesle yüksek ya da fısıltılı bir sesle konuşulan şeylere karşı ilgi toplamak da zordur.
Dinlemenin önündeki şahsi engellerin başında ön yargılı olmak gelir. Eğer dinlediğimiz kişiyle ilgili önceden edinilmiş bir hükmümüz, fikrimiz varsa, söylenenleri o açıdan değerlendiririz.
Dinlemekten ziyade yargılarımızı doğrulayan verileri algılarız. Bu dinlemeyi ortadan kaldıran bir durumdur.
Çok gururlu oluşumuz, kendimizi büyük görmememiz de dinleme konusunda bizi zayıf yapar. Dinlemek alçak gönüllülüğün de bir nişanesidir. Dinleyerek öğrenme sürecini devamlı kılarız. Öğrenmenin nihai bir noktası da yoktur. Kendimizi çok bilgili görmemiz, gereksiz kifayet duygusuna kapılmamız dinlemeye engeldir. Dinleyerek, sıradan insanlardan bile çok önemli şeyler öğrenmemiz mümkündür.
Eğer sohbette sürekli başkalarının sözünü kesiyorsak; bu bir yandan başkalarına değersiz kendimizi üstün gördüğümüzün diğer yandan duygularımızı ve davranışlarımızı kontrol edemeyişimizin bir işaretidir. Böyle bir davranış insan olarak saygılı ve nezaket sahibi biri olmadığımızı da ortaya koyar. İnsanlar nezdinde değerimizi aşağılara indirir. Başkalarının sözünü kesen sohbet erbabı olamaz, dost olamaz.
Dinleme konusunda duygudaşlık çok önemlidir. Beraber çalıştığım bir arkadaşım vardı. Gülmezdi, sinirlenmezdi, gerekmedikçe konuşmazdı, refleksleri zayıftı. Ben ona “Bir gün kahkaha at, bir gün sinirlen, bir sohbete katıl, refleksin ortaya çıksın” derdim. O ise hiç cevap vermez yüzüme bakar, belirli belirsiz gülümserdi. Bir gün baş başa kaldık. Ders çalışıyoruz ve çay içiyoruz. Karşılıklı olarak çocukluk hatıralarımızdan bahsettik. Arkadaşım yetiştirme yurdunda yetiştiğini, hayatın trajedilerinden geçtiğini anlattı. Ben onu ilk defa dinlediğimi ve anladığımı fark ettim. Dinlemeden onu yargıladığıma üzüldüm. Artık onun tepkisiz tavrını anlayabiliyor ve ona sevgiyle bakıyordum. Dinleyerek yargılayıcı bakışım değişmişti.
İnsanın kibirli olması, kin sahibi olması, kıskanç olması, bilgisiz olması, ikiyüzlü olması, dinleme yetisini sekteye uğratan kötü niteliklerdir. İnsanın hoş görülü olması, samimi olması, bilgi sahibi olması, kendini geliştirmeye açık olması, insanları bir değer olarak kabul etmesi, erdemli olması dinleme konusunda önemli olumlu özelliklerdir.
Dinleme konusunda mizah yeteneğinin de büyük rolü var. Mizah yeteneği olan kişi değişik bakış açılarına sahip olduğundan dinlemeye yatkındır. Mizah duygusuyla hareket ederek, her insanın keşfedilecek farklı bir dünyası olduğunu bilir.
Dinlemeyi bilmek bir lider özelliğidir. Dinlemeyi bilmek bir bilgeliktir. Dinlemeyi bilmek takım ruhunun esas unsurudur. Dinlemeyi bilmek insan oluşumuzun temel özelliklerindir. Eğer dinlemeyi öğrenmemişsek konuşmayı da bilmiyoruz demektir. Konuşma yoksa iletişim yoksa anlaşma, kaynaşma ve dayanışma yok demektir. Güven yok demektir.
Toplumsal barışı, kardeşliği sağlayabilmek için önce birbirimizi dinlemeyi öğrenmemiz gerek. Bunun yolu dost meclislerinde sohbet etmeyi becerebilmemizden geçer.
Dinlemek yürekten yüreğe kurulan köprünün ayağıdır.
İki insan olarak yan yana oturup bir birimizi dinleyemiyorsak toplum olarak bir ahengi sağlamamız, gerçek anlamda insan olmamız mümkün değildir.